Tarihi

Evrensel değerler, her çağdan ve kültürden insanların katkıda bulunarak oluşturduğu, her çağın, dünün, bugünün ve yarının ortak mirasıdır. Bu yüzden evrensel olduğu düşünülüp tüm insanlığa mâl edilen bu değerlerin bir dönem taşıyıcısı olmuş ve toplum yaşamında insancıllık (humanitas), adalet (iustitia), eşitlik (aequitas), kentlilik (urbanitas), ortak duygulanım (communitas), dinamiklerin yeniden ele alınması / onarılması (reformitas) ve yenilik (renovatio), ataların mirası (mos maiorum); insan yaşamında ise ahlâklılık (moralitas), nezaket (elegantia) ve hoşgörü (caritas) gibi kavramları yüzyılların ve farklı kültürlerin eleğinden geçirerek günümüze yansıtmış olan Avrupa’nın kültürel kimliğinin temellerinin bilmesi, zamanın tüm yaşamımızı saran ihtilaflı meselelerinde bugünün öğrencilerine, yarının ise yetişkin ve vasıflı bireylerine ışık tutacaktır.

Evrensel değerlerin kültür temellerini, kavramlaştıkları, sosyo-kültürel yaşama karışıp günün insanları ve devletleri için kaçınılmaz oldukları, hatta içinde geliştikleri toplumda kutsallaştıkları (örneğin Latincede Iustitia hem ‘adalet’, hem ‘Adalet tanrıçası’ anlamındadır) ölçüde aktarmak, temel eğitim evresinde bulunan öğrencilerin çağdaş kültürle ve Latincedeki ölçü anlamına gelen modus teriminden türemiş olan moderniteyle olan temasının kökten ve sağlam bir şekilde kurulmasını sağlar; çünkü yukarıda bir kısmını saydığımız evrensel değerler, yine yukarıda bildirdiğimiz gibi, her çağdan ve kültürden insanın yüzyıllar içinde ‘ekip biçtiği’ (kültür kelimesi Latincedeki ‘ekme, biçme’ anlamındaki cultus isminden gelir) bugünün ve yarının çağdaşlarının önüne bir ihtilaf konusu olarak çıkar; o halde temel eğitim evresindeki öğrencilerin yarın vasıflı birer birey olarak katılacakları çağdaş toplumu oluşturan değerleri kaynağından itibaren bilmesi, onları sadece uzmanlaşacakları alanda değil aynı zamanda katılacakları toplum yaşamında da sorumlu birer birey kılacaktır. Bu yüzden amacımız Klasik Çağ, Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ ve bugünün (ulaşım ve iletişim merkezli) teknoloji çağını insan ve evrensel değerler ortak paydasında ele alan insanlık düşüncesini vurgulamaktır.

Evrensel değerlerin öğretimine kökten başlanır. İ.Ö. 7-6. yy.’lardan itibaren Roma’ya ve ideal Romalılığa örnek teşkil eden Yunan düşüncesindeki birçok değer aynı zamanda Romalıdır. R. Brague’ın da bildirdiği gibi, ‘Avrupa’nın kimliği, Romalı tutumundan, Romalı oluşundan dolayı kendisinin dışında olan bir kimliktir, yani Avrupa’nın özü kısaca Romalılıktır... Avrupa Romalı olduğu için, Romalı denen tutumu benimsediği içindir ki daha önceki dönemin her türlü oluşumunu bir kalıt, bir miras olarak değerlendirebilmiştir.’ (Avrupa: Roma Yolu, s.11) Dahası yine Romalılık (daha sonraki çağlarda adlandırıldığınca, Latincedeki Romanitas) sonraki çağlardaki farklı kültürlerin farklı kültürel birikimini de bir mirasa dönüştürebilmiş ve tüm insanlığın önüne evrensel değerler sistemi şemsiyesi altında sunabilmiştir. Felsefe-bilim, sanat, estetik, siyaset, hukuk, devlet ve kamu yaşamı gibi farklı görünen fakat her biri yüzyıllar içinde birbirinin içine geçmiş olan sahalarda biçimlenen evrensel değerler Yunan filozofu Socrates’in özgür düşünen, Roma’nın en büyük hatip, devlet-adamı ve filozofu olan Cicero’nun insanı merkez alan insancıl ve Yeniçağ’ın yine insan merkezli özgürlük ideali peşinde koşan Erasmus’un insanının hamurunu karar. Hedef, özgür düşünen (fikri hür), kendi yaşamı, ailesi ve toplum önünde sorumluluk sahibi olduğunu bilen ve bu uğurda çağdaş değerlerin nasıl şekillendiğini öğrenen (ve bilen) insan idealini çocukların hayâl gücüne ve düşünce kabiliyetine uygun bir şekilde onlara sunmak olmalıdır. Bilinçlendirilesi insan, R. Brague’ın yaptığı Avrupalılık ve Romalılık tasvirinde de geçtiği gibi, her kültürü tanır ve kendi kültürünü ve kimliğini yadsımadan evrensel değerlere katkıda bulunan, özgür düşünen, muhakeme yeteneği işlenmiş ve yeri geldiğinde haksızlıkları eleştirebilen sorumlu bir vatandaş olur.

Bu tezgahtan geçen kişi, Latincede cognosce te ipsum şeklinde dile gelen kendini bil düsturuna uygun olarak, sadece çağdaş toplumu meydana getiren evrensel değerlerin ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu bilmeyecek, aynı zamanda içinde yaşadığı toplumu ve dünyayı, başka deyişle, kendisini tanıyacaktır.

C. Cengiz Çevik